-
1 ses
го́лос (м) звук (м)* * *1) го́лосses çıkarmamak / etmemek — молча́ть, не возража́ть
ses çıkmamak — не дава́ть знать о себе́, не сообща́ть о себе́
ses etmek — а) крича́ть, звать; б) шуме́ть
ses kesilmek — умо́лкнуть
sesini kesmek — замолча́ть
ses yükseltmek — повыша́ть го́лос
aklın sesi — го́лос ра́зума
kamuoyunun sesi — го́лос обще́ственности
2) звукsesini açmak — усилить звук (в радиоприёмнике и т. п.)
ses çıkarmak — а) подавать голос; б) издавать звук
См. также в других словарях:
her kafadan bir ses çıkmak — bir konu üzerinde herkes rastgele konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ses — is. 1) Kulağın duyabildiği titreşim, seda, ün Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu. F. R. Atay 2) Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda yaptığı titreşim Boğukluğu benim kulağıma da ürkütücü gelen bir sesle sordum. R. H. Karay 3) mec. Duygu ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayyuka çıkmak — 1) ses yükselmek 2) dedikodu herkesçe duyulmak, yayılmak İktisadi bunalım ayyuka çıktı maşallah. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
her — sf., Far. her Teklik adlara tamlayan görevinde getirilerek birer birer olarak, ... in hepsi anlamını veren söz Bir hafta, her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi. H. E. Adıvar Birleşik Sözler her bir her biri hercai her daim her dem … Çağatay Osmanlı Sözlük
güm güm etmek — derinden yankılı ses olmak, ses çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıtırdamak — nsz Kıtır diye ses çıkmak Şoför doğruldu, gerindi, kemikleri kıtırdadı. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
HÂSIL-I BİLMASDAR — Hakiki müessirden hâsıl olan fiildir. Kendi sebeb ve şartlarından meydana gelen şey. Meselâ: Bir şeye vurmak, masdardır; o vurmaktan hâsıl olan ses çıkmak, hâsıl ı bilmasdır dır. Tüfek atarak bir adamı öldürmekte tüfek atmak fiili, masdar: adamın … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NEŞNEŞE — Koyun derisini yüzmek. * Zırh sesi. * Su kaynarken ötüp ses çıkmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
gık demek — ses çıkarmak, karşı çıkmak, yakınmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
vurmak — e, ur 1) Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2) i Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük